o yüzden hala pek bir şey bilmiyorum :)
bu, bazılarına garip gelebilir ama eğer tüm detayları bilseydim, ameliyat olmazdım.
sonrasında arkadaş gruplarımda ameliyatla ilgili çok soru aldım, nihayetinde ilgi çekici bir konu. o yüzden burada biraz kendi kişisel yolculuğumdan bahsetmek istedim.
operasyon öncesi:
ameliyata karar vermemle olmam arasında 1,5 aya yakın bir süre var. işlerimi, seyahatlerimi ayarlamaya çalıştığım bu sürede gözümdeki perde kalktı denebilir. 30 kiloya yakın fazlalığı olan biri olarak, algılarım "5 kilo versem yeter, bilemedin 10" diyecek kadar bozulmuştu. işte o korkunç 1,5 ayda her şeyi net olarak gördüm. 30 kilom gözüme inanılmaz batmaya, hali hazırda üstüme olan kıyafetlerime sığamamaya, aynada kendimden rahatsız olmaya, geceleri sürekli uyanmaya, terlemeye, çabuk sinirlenmeye ve insanları kırmaya başladım.
nasılsa ameliyat olacağım diye deliler gibi yemek yiyip, ayarlarımı bozmadım ben. öyle yapanlar çok, köprüden önce son çıkış gibi düşünüyorlar sanırım.
zaten yemek yediğim için değil, tatlı yediğim için bu kilolara gelmiştim. sabahları yeşillikli kahvaltılara, akşamları az yemeye devam ettim. garip bir şekilde kilo almaya da devam ettim. tartıda 94 gördüğümü hatırlıyorum ama ameliyata girdiğimde 92 falan olmalıyım yanlış hatırlamıyorsam.
bu arada cildim de bozulmaya ve matlaşmaya başladı, bunda kendimi hiç beğenmiyor oluşumun ve şeker hastası olmaya çeyrek kalışının da etkisi var sanırım.
ben bu süreçte, herkesin bir terapi almaya başlamasını tavsiye ediyorum. çünkü bu aynı zamanda bir yeme bozukluğu ve şunu bilmemiz şart: alışkanlıklarımız aynı şekilde devam ederse o mide tekrar büyür. bu çok net.
operasyon sırası:
ben oldukça kolay geçirdim bu kısmı ki şeker hastası olduğumdan zorlanacağımı düşünmüştüm. 2 gece hastanede kaldım. ağrım, derdim hiç olmadı. tertemiz çıktım.
operasyon sonrası:
bu bölümü alt başlıklar halinde yapmak daha iyi olur.
ilk günler:
sadece berrak sıvılar içtiğimiz bu günlerde eğer çorba yapmayı bilmiyorsanız, ameliyat öncesinde birini ayarlayın. ben ilk 1 ay, hatta neredeyse 2 ay, alıştığımdan çok daha çabuk yoruldum. zaten mutfakla aram yoktur ama başka bir şey yiyip içemediğinizden o çorbalar altın değerinde oluyor. galon galon yapmanıza gerek yok, zaten bir avuç içiliyor.
benim yeme isteğim çok azalmış, tatlı isteğim ise kalmamıştı. hatta günde 3 öğün çorba, arada sıvı ilaçlar ve protein içecekleri kısmı sinirimi bozmaya başladı. "tüm gün bir şeyler giriyor mideme, yeter" diye söylenmeye başladım. fiziken ve ruhen güçsüz olduğum bu dönemde kafam da az çalışıyordu bence.
sıvıların bitip, yumuşak gıdalara geçtiğimiz günler:
ameliyattan çok önce, diyet listenizi alıp bir göz atmanızı öneriyorum. ben et yemediğim için bambaşka bir listem vardı ve aynı şeyleri yemek aşırı sıkıcı. ne ilk günlerde ne de yumuşak gıda döneminde dışarıda yemek bulamadım. dolayısıyla arkadaşlarınızla geçirilen zamanda, önünüzde su ve çayla sohbete katılacağınızın altını kalın kalın çizmek isterim. benim gibi sosyal kelebekler için bu bir yıkım oluyor.
ben kiloyu, çok çok yavaş verdim. bünyem böyle. bu, zaten şişmanken de motivasyonumu çok kıran bir konuydu. bazı insanlar, 1 hafta dikkat etse, 3 gün yürüse tak diye 2 kilo verir. benim 2 kilo vermem için ohooo haftalarımı vermem gerekirdi. o haftalar geçerken, tartıda bir şey göremediğim için sinirlerim laçka olurdu. ve yine aynı şey oldu, tartı yüzüme gülmedi.
sadece sıvı beslendiğim dönemde bile, 50 gram, 200 gram arasında gitti. bazen hiç gitmedi. buna önceleri bozuldum ama sonra alıştım. illa ki gidecekti, mide ameliyatı olup, kilo vermemek diye bir şey söz konusu değildi ki...
iyi haber: kilo, yavaş gittiği için daha az sarkma oldu ve kıyafetlerimi giymeye devam edebildim. bir de insanlar şok olmadı beni görünce. 1-2 aydır görmediğim insan "aa zayıflamışsın" dedi sadece, bambaşka biri olmadım.
daha ilerleyen günler:
bir itiraf: ben zorlandım, zorlanıyorum. mideye daha az iş bırakmak için, çiğneme işini çok iyi yapmamız gerekiyor. ama bilin bakalım ben ne yapamıyorum? yavaş yiyemiyorum. ağzımda 3 kere çevirip, hop yutuyorum. bu ameliyat insana en çok yavaş yemeyi öğretiyor. hızlı yiyip, eski alışkanlığınıza devam ederseniz, kendinizi sürekli tuvalette kusarken buluyorsunuz, bana öyle oldu.
şimdi bendeki rutin şuna bağlandı: 1 çatal peynir, yüze bir serum, 5 dakika dizi, bulaşık makinasına 4 bardak yerleştirme, 1 çatal daha peynir, tişört katlama, yüze bir krem, az daha dizi, 1 çatal domates, balkon yıkama, 1 zeytin, çiçekleri sulama, yüze güneş koruyucu, bir çatal avokado...
bunu diğer öğünlere de uygulabilmek gerekiyor, ben henüz başaramadım.
3. ayda gelen bir saç dökülmesinden de bahsetmek gerek. avuç avuç gidiyor :( biotin ve kolajen kullanmaya başlıyorsun ama ne kadar işe yarıyor bilmiyorum, göreceğiz.
ben ameliyat olmasam, bu kadar yavaş kilo vermeyle, tlc ağır yaşamlar serisine çıkardım eminim. o yüzden "iyi ki" diyorum. ama yine de ameliyat sonrası süreci yönetmek, kafayı değiştirmek, alışkanlıklardan vazgeçmek, sporu hayatının bir parçası yapmak çok zor. bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor.
ben normal mağazalardan alışveriş yapmayı unutmuştum. 40 bilemedin 42 bedene kadar olduğu için, kafamdan silmişim onları. şimdi askılara bakınca "ee bu olur ki bana" diyor ve hafifçe gülüyorum.
eskiden "bu bana olmuyor ama çok da güzel, başkasına veremem" diye kaldırdığım tüm kıyafetlerimi çıkardım, gardolap, iki katına çıktı, buna inanılmaz mutlu oldum.
ve benim için en önemli konu: artık şeker hastası değilim. 3 ayın sonunda yaptırdığım tüm tahliller nefis çıktı. ben bu yolu, şeker hastası olduğum için tercih etmiştim, lokomotif motivasyonum buydu. gerisine de zamanla bakacağım.