12 Nisan 2023 Çarşamba

bana şişman dediler...


 

şişmanlıkta 15 senemi geride bıraktım. bu zaman diliminde;

- akupunktur

- yediklerimi yazma

- hipnoz

- profesyonel eğitmen ile hiit antremanları

- pilates

- yoga

- diyetisyenler

- detoks suları

- terapi

- yüzme

- 21 gün şekersizlik

- aralıklı oruç

- alışkanlık tabloları tutma (habit tracker)

- kapıya getirilen hazır fit yemekler

- sabah yürüyüşleri

denedim. kimine uzun süreler devam ettim, kimini yarı yolda bıraktım. herkesin sağlıklı beslenme ve zayıflama yolu farklı. yukarıda saydığım hiçbir şey, bende işe yaramadı. 

son 1,5 senedir süren mutsuzluk ve tembellik kervanına ülkenin yokuş aşağı gidişatı ile deprem de eklenince; aldığım tüm vitaminlere rağmen kafamı kaldıramamaya başladım. aynadaki kendimden o kadar rahatsızım ki... ve bunun için çaba gösterecek halim bile yok. gözümde sürekli akmayı bekleyen yaşla, normal insanlarda harika durup, bana gelince neneme benzeyen kıyafetlere bakıp bakıp üzülüyorum.

testler sonucunda insülin direncim çıktı, yani şeker hastası olmama ramak kalmış. yani köprüden önce son çıkış... yani ömür boyu ilaç kullanmanın eşiğindeyim... yani kalbimi yoracak, iç organlarımın çalışma ritmini bozacak bir hastalığın hemen dibindeyim... hastalık "gel gel gel" diye elini uzatıyor...

gitmiyorum...

geçenlerde kendi kafama cuk oturan bir doktorla tanıştım. yarım saatlik konuşmada 4 kere "şişman" dedi bana. 4 kere... şişman... bana dedi... 

"beyefendi, bu yaptığınız düpedüz body shaming" demedim. "yalnız biraz ayıp oluyor, sensin şişman" demedim. "şişman demesek de, tombik kulağa daha iyi geliyor" demedim. "yani doktorlara da hastayla konuşmayı hiç öğretmiyorlar, hani empati" demedim. bilimsel olarak da, pratikte de, havada da, karada da şişman olduğumu dinledim ömrünü tıpa ve benim gibi inkarcılara adamış beyaz önlüklü tatlı doktordan.

bilmediğim bir şey söylemedi. "şeker şöyle fena, böyle fena, bütün kötülüklerin anası" dedi. hiç yalan söylemedi. insülin iğnesini bu mucize diye pazarlamadı. sıfır şeker, sıfır karbonhidrat dedi. "elma?" dedim. "o da yok" dedi... "bari aşırı etkili, süper ilaçlar verin de hiç şeker yemiyim" dedim. zencefil, karanfil ve limonlu su verdi... "zeytinyağına 2 damla tarçın yağı" dedi. şeker hastalığının eşiğinden dönme şeklime bak... 

neyse ki ot seven, kadim bilgilere ve anneanne yöntemlerine gönülden inanan biriyim.

benim açımdan elbette sürdürülebilir değil. hayat boyu çikolata, ekmek, makarna olmadan yaşayacak değilim. bu geçici bir dönem. sonrasında dengeli yaşamayı öğrenmem gerekecek. oralara daha çok var ama 15. günde 5 kilo vermiş biri olarak pek mutluyum.

bu kadar senelik şişmanlıktan çıkmayı başarırsam; ele güne nasıl zayıfladığımı "her şey kafada bitiyor yea" diye açıklayacağım gibime geliyor :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder